Varlığı ve yenilikçi bakış açısıyla Türk tiyatrosuna çok şey katan Mustafa Avkıran, geçtiğimiz yıl garajistanbul’da Ser Hoş Komünite ile birlikte ‘Sabahlar Olmasın’ adı altında verdiği konserlerden sonra, aynı adlı bir albüm çıkardı. Mustafa Avkıran Röportaj
Avkıran’ın meyhane kültürünün sevilen şarkılarından oluşan albümünün yapımcılığını Hasan Saltık, genel müzik direktörlüğünü ise Levent Güneş üstlendi. Birbirinden değerli müzisyen ve sanatçılar da Avkıran’a eşlik etti.
Mustafa Avkıran Röportaj
Albümün yarın akşam saat 21.30’da garaj istanbul’da yapılacak lansmanı öncesinde Avkıran ile bir araya geldik. Söylediği şarkılar meyhane şarkıları olunca, aklımdan sevdiğim şairlerin rakıya dair dizeleri geçerek gittim yanına. Sohbetimizi, Özdemir Asaf’ın “Coştukça şarkılar, türküler, sazlar; rakı mı, şarap mı, içer gideriz” dizeleriyle başlattım.
Gülümsedi ve “Asaf’ın ‘Kalmak Türküsü’, albümde var” dedi. Dizilerde hep sert adam olarak izliyoruz kendisini ama sohbetimiz sırasında bu sıcacık gülümsemesini yüzünden hiç eksik etmedi. Yine ‘Kalmak Türküsü’nde “Bizi buralarda unutamazlar, kalacak bir türkü söyler gideriz” der ya Asaf; yıllardır tiyatroda o türküyü söyleyen Avkıran, bence müzikte de bunu başaracak. Bu kez müziğin iyileştirici gücüyle kalpleri ve ruhları onaracak…
Öğrenciyken alıp hâlâ sakladığınız üzerinde Nietzsche’nin “Müziksiz hayat bir hatadır” sözünün bulunduğu bir post-it’iniz varmış. Başucunuzda duran o post-it, bugünlerin işaretini vermiş gibi… Mustafa Avkıran Röportaj
Ben de öyle düşünüyorum. Bu projeye hazırlanırken geçmişte neler yaptığıma baktım; ben hep şarkı söyleyen oyuncu rolündeymişim. Geçtiğimiz yıl garajistanbul’da ‘Sabahlar Olmasın’ adı altında konserler verirken hem gösteri sanatlarıyla ilgili yeni bir formasyon arayışındaydım hem de kendimle ilgili yeni bir yolculuğa çıkmak istedim. Müzik hep hayatımdaydı ama şarkıcılık yoktu. Bu saatten sonra tutup da Hande Yener olacak halim yok, zaten öyle bir rolü istemem ama söylediğim şarkıların özellikle de bugünlerde çok fazla insana ulaşmasını istiyorum.
‘DOĞU VE BATI ALBÜMDE IÇ IÇE’
Şarkılarda buluşup “Sabahlar olmasın” diyerek birlikte dertlenip eğlenebilen bir toplumken, birbirimize ötekileştirildiğimiz için “Özellikle bugünlerde” diyorsunuz öyle değil mi? Ben bu albümü “Gelin birbirimizle ve yaşam sevincimizle yeniden buluşalım” çağrısı olarak görüyorum…
Tam olarak bu! Yıllarca bize yasaklar koydular; arabeski de ötekileştirdiğimiz oldu, Türkçe sözlü pop müziği de. Şimdi de birbirimize ötekileştiriliyoruz. Biz aslında bunlarla ilgilenmiyoruz ki! Meyhaneye gidip bir ağızdan ‘Hayat Bayram Olsa’yı söyleyen insanlarız biz. Ötekileştirerek birlikte yaşama, birlikte söyleme, birlikte eğlenme kültürü yok ediliyor. Nefes alacak alan kalmadı. ‘Sabahlar Olmasın’ ile hem kendime bu alanı açtım hem de yaşama sevincimizin yok olduğu bugünlerde insanlara da dinledikçe kendilerini mutlu hissedecekleri bir albüm sunmak istedim. Üretilen sanat faaliyetlerinin politikaya da nefes aldıracağını, yeni fikirlere alan açacağını düşünüyorum. Geçen yıl garajistanbul’da verdiğim konserler egzersiz gibiydi. Bu albüm için Türkiye’nin en iyi müzisyenleriyle çalıştık. 6 aydır stüdyodayız. Özdemir Asaf’ın, Aziz Nesin’in, Cemal Süreya’nın dizeleri; Alevi özdeyişleri iç içe albümde. Doğu’dan da izler var Batı’dan da. Rock da var, pop da, türkü de. Levent Güneş önce “Bunları nasıl bir araya getireceğiz?” dedi. Ama ortaya çıkan sonuç çok etkileyici oldu.
‘SAHİP ÇIKAN BİR ALBÜM’
Çok değerli şairlerin isimlerini saydınız. Ben hep repliklerin iyileştirici gücünden bahsederim. Bu kez replikler yerine şiir ve müzikle insanların ruhunu temize çekeceksiniz belli ki…
Sanatın iyileştirici gücü bazen bir sözcüğün içinde gizlidir. Yaşayan ve yaşatan, insana yaşama sevincini yeniden aşılayan dizeler bu albümde bir araya geldi. Bizim referansımız temiz yaşayanlar, isimlerini saydığımız bu şairlerin hepsi çok temiz yaşamışlar. Bir şekilde onlara değmek çok değerli. Dünyanın en güzel kültürlerinin üzerinde yaşarken, çoğaltmak yerine azaltıyoruz. Yasaklar, baskılar bizi azaltıyor. Ben bazı şeyleri hatırlamak ve hatırlatmak üzerine kuruyorum. Bu albüme muhalif demek işi azaltır, daha çok sahip çıkan bir albüm. İçinde yasaklara karşı duruş var. Bu albüm benim bu ülkede gerçekten yaşadığımın delili. Bugüne kadar anlatıcı rolündeydim, bu albümle şarkıcı rolüyle hayattaki duruşumu sergiliyorum
‘Aslında komik biriyim’
Sizi dizilerde sert adam rollerinde izliyoruz. Sahnede şarkı söylerken ise çok mutlusunuz, insanlarla iletişiminiz çok kuvvetli. Garajistanbul konserlerinizde neler yaşandı dinleyicilerinizle aranızda?
Aslında komik ve eğlenceli bir adamım. Dinleyicilerle aramda muhteşem bir enerji alışverişi oluşuyordu. Benden mendille şarkı isteyenler oluyordu; karnımı tuta tuta gülerek “Ben Muazzez Abacı mıyım?” diyordum. Bir keresinde Yeşim Salkım geldi, sahneden inmedi. Bir keresinde de ‘Kuzey Güney’ ekibi buluştuk. Garajistanbul tarihinin en çok içki tüketilen gecesi oldu, çok eğlendik.
‘Kibariye beni heyecanlandırıyor’
Tiyatrocu dostlarımdan sesi güzel olanlarla ne zaman içki masasında buluşsak, “Bir şarkı söyle” isteğigelir. Siz bu istekle sık karşılaşır mısınız?
Yok, ben hiçbir zaman sofrada şarkı söyleyen adam olmadım. Şimdi bile karım “Hadi bir şarkı söyle” dediğinde sadece mırıldanıyorum, “Konseri bekle” diyorum. Ben kendimi sahneye kodlamışım.
Bu albümle kendinize bir nefes alma alanı açtığınızı söylediniz. Şarkı söylemek rahatlatıyor mu sizi?
Çok! 3 saat oyun oynamakla, 3 saat şarkı söylemek arasında dağlar kadar fark var. En azından benim için öyle. Şarkı söylemek olağanüstü bir haz.
Peki kimleri dinlemek iyi geliyor size?
Son dönemde çok şey dinledim. En sevdiklerim arasında ilk aklıma gelenler Erkan Oğur’un son albümü ve Fazıl Say’ın ‘İlk Şarkılar’ı. Öğrencilik yıllarımda caz dinlerdim, sonra rock’a merak sardım. 1993’ten beri de tiyatro vasıtasıyla temel derdim ötekileştirmeme oldu. O günden beri her şeyi dinliyorum. Kibariye ve Yıldız Tilbe beni heyecanlandırıyor mesela. HABERTURK
