TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, Haber7’ye özel açıklamalar yaptı. TOKİ’deki büyük değişimi müjdeleyen Turan, Türkiye’nin inşa gücünü de övdü. Mehmet Ergün Turan Röportaj
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekilliği görevini yürütürken geçtiğimiz yıl TOKİ Başkanlığı görevine atanan Mehmet Ergün Turan, TOKİ’nin dününü ve bugünü yorumladı. Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde TOKİ’nin ilk yerel mimari uygulamasında 923 aileyi daha yuva sahibi yapmanın huzuruyla alandaki bir binaya sırtını dayayarak verdiği röportajda Turan, TOKİ’nin devam eden projeleri ile ilgili çok önemli bilgiler paylaştı. Güngören’de bir apartman dairesinde yaşamına devam eden Turan, çok önemsediği mahalle kültürünü TOKİ sitelerine de taşımayı hedeflediğini de ilk kez açıkladı.
Mehmet Ergün Turan Röportajı
Muhalefetin ucuz konut vaatlerini de değerlendiren Turan, Türkiye’nin inşaat alanında müthiş dönüşüm atağı için “dünyada örneği yok” dedi.
İşte Turan’ın Haber 7 Yayın Koordinatörü Osman Ateşli’ye yaptığı çarpıcı açıklamalar:
“AMACIMIZ ZENGİNİ DEĞİL FAKİRİ KONUT SAHİBİ YAPMAK”
– Toplu Konut İdaresi olarak amacınız ve hedefiniz nedir?
Toplu Konut İdaresi olarak görevimizi daha çok şöyle tanımlıyoruz: Konut edinmekte zorlanan alt gelir grubundaki vatandaşlarımızı düşük gelirlerle konut sahibi yapmak. Biz bugün hiç kâr etmeden konut satıyoruz. “Sosyal devlet” diyoruz ya sosyal devletin en önemli kurumsal lansmanı işte burası… Şu anda 650 bin vatandaşımız Toki konutlarında oturuyor. Bu ne demek? 3 buçuk milyon vatandaşımız TOKİ konutların da oturuyor. Böyle müthiş bir gerçeği görmezden gelip bu kurumu eleştiri bombardımanına tutmak doğru olmaz.
Geçmişte bu görevlerde olan arkadaşlarımız dünün şartlarına göre konut ürettiler. Türkiye bu süreç içinde ciddi gelişim ve değişim sağladı. Türkiye artık dünkü Türkiye değil. Biz bugünün imkân ve kabiliyetlerine göre daha iyisini yapacağız. Artık “yöresel mimari” diyoruz, artık “yatay mimari” diyoruz. Bu gelişimimizin de bir işaretidir. Bizden sonra bu görevlere gelecek arkadaşlarımız da bizden daha iyisini yapacaklardır.
Daha iyisini yapacağız demek insanın yaradılışından beri kadim arayışlarındandır. Bizim de hedefimiz daha iyisini yapmak olacaktır. Benden sonra gelecek arkadaşlarımızın benden daha iyisini yapacak olmasından da asla gocunmam.
Gece gündüz koşturuyoruz. Ekibimizi gördünüz. Hepsi yetişmiş, birikimli arkadaşlarımız. Anadolu’nun 81 vilayetini sürekli dolaşıyoruz. Her şey vatandaşımıza daha iyisini vermek ve onları yuva sahibi yapmak için…
“O GÜN BİZ OLSAYDIK AYNI ŞEYİ YAPARDIK”
– Geçmişte dikey yapılaşma noktasında bir strateji izlendi. Bu konuda siz nasıl düşünüyorsunuz?
Arthur Miller’in bir tiyatro oyunu vardı. All My Sons… Bir ara şehir tiyatrosunda oynamıştı. Oyun savaşta bir piston fabrikasında geçiyor. Oyunun başrolündeki babanın, babasını tapınacak derecede seven bir çocuğu var. Babasının savaş sırasında çatlak pistonları çatlak olduğunu bile bile orduya sattığı ortaya çıkıyor ve bu sebeple uçaklar düşüyor. Düşen uçaklardakilerden bir tanesinde de kendi çocuğu var. Oyunun son sahnesinde aralarında çok ilginç bir diyalog geçiyor.
Çocukta babasını çocuk yüce bir yerde gördüğü için diyor ki; ‘baba sen para için böyle bir sahtekârlık yaptın’. Baba önce inkar ediyor. Sonra “tamam yaptım” diyor. Çocuk “sen benim babamsın nasıl böyle birşey yaparsın.” deyince baba; “o yıllarda Amerika’da yaşayan her 100 kişiden 99’u benim yaptığımı yapardı.” cevabını veriyor. Çocuk da, “iyi ya ben seni hep o 1 kişi zannettim” diyor. Sahne öyle bitiyor.
Şunu söylemek istiyorum; Eskiden olsa hepimiz aynı şeyi yapardık. Onun için şimdi tutup geçmişe şöyle böyle demek yanlış olur. O günün şartları bunu gerektiriyordu. Geçmişteki arkadaşlarımıza da teşekkür ediyoruz emeklerinden dolayı…
“ANADOLU’DAN GÖÇÜ ÖNLEYEBİLİRİZ”
Taşradan büyük şehirlere göçü önleyecek formüllerden biri de bu konutlaşma diyebilir miyiz?
Anadolu’dan İstanbul’a yoğun göç akışını engelleyecek şeylerden biri de nitelikli konut ihtiyacının giderilmesi aslında… İnsanları bulundukları yerde ev ve iş sahibi yapacaksın. Ev kirası olmayan, 1500 TL gibi de bir geliri olan insan niye Anadolu’dan büyük şehirlere göçsün. Biz Anadolu’da insanları ev sahibi yapabilsek oradaki aidiyetleri sağlamlaşır. Bu sayede Anadolu’daki şehirlerimiz de gelişir. Bu tabi devlet politikasıyla olması gereken şeydir.
250 TL’YE KONUT MÜJDESİ…
250 TL aylık taksitle konut satışı 81 il için geçerli mi?
TOKİ’nin 81 ilde şu anda çalışmaları var. Bunların çoğu konut projesi… Bunun yanında okullar yapıyoruz, hastaneler vb… 81 ilin tamamında dar gelirli ve emekli vatandaşlarımız için sosyal konutlarımız olacak. Pek çok yerde bu dar gelirli vatandaşlarımızı 250 TL aylık taksitle 240 ay vade ile konut sahibi yapabileceğiz.
Bunun dışında 1-2 vilayet var. Bunu sağlayamayacağız. Bunlardan biri İstanbul… İstanbul’da 250 TL aylık taksitli konut vermek çok zor. Önümüzdeki haftadan itibaren sitemizden bu duyuruları yapmaya başlayacağız.
“18 YILDA 43 BİN KONUT, 12 YILDA 650 BİN KONUT”
-2002 yılı öncesi devletin bu alanda yapmış olduğu çalışmalarla ve bugün gelmiş olduğu noktadan da bahsedelim devlet 2002’ye kadar ne kadar vatandaşını konut sahibi yaptı?
Toplu Konut İdaresi’nin kuruluş tarihi 1984… 1984 ile 2002 yılı arasında toplam 43 bin konut imal edilmiş. 2002-2014 yılı arasında 650 bin konut üretilmiş. 18 yılda 43 bin konut, 12 yılda 650 bin konut…
Şimdi geçelim başka bir hedefe; Biz 2023 yılına kadar 1 milyon konut hedefi koymuştuk. Şimdi bunu revize ediyoruz. Hedefimiz 2023’e kadar 550 bin konut daha yapmak.
“SEÇKİN ELİTLERE “BETONLAŞMA” DİYE AHKÂM KESMEK KOLAY”
-Başkanım betonlaşma ile ilgili zaman zaman eleştiriler geliyor. “Parayı betona gömmek yerine ağır sanayi gibi farklı alanlara yatırımların kaydırılması” gerektiği yönünde dillendirilen fikirler var. Bir taraftan da toplumun konut ihtiyaçları var… Bu düşünce için ne diyeceksiniz?
İstanbul’dan ya da büyükşehirlerden bakarak Anadolu’yu okuyabilmek güç… İstanbul’da oturup bir takım seçkin elitler için ahkâm kesmek kolay… İstanbul için söylediği şeyler doğru olabilir. Anadolu’da insanların nitelikli konut ihtiyacı ortada… Bir örnek vereyim; Kısa bir süre önce Gaziantep’te 1154 konut satışa çıkardık. 20 bine yakın insan müracaat etti. Bakın bu insanlar hiç konut sahibi olmayan insanlar.
Başka bir şehirde 750 konut yapıyoruz, satışa koyuyoruz. Kuraya 12 bin 500 vatandaş müracaat ediyor. Şimdi bu insanlara “betonlaşma” diyebilir misiniz? İnsanların iyi ve dayanıklı evlerde oturmaya ihtiyacı var. Biz vatandaşın ihtiyaçlarını karşılamak için konut yapacağız. Birisi de oradan diyecek ki “betonlaşmayı sağlıyorsunuz”. Hiç kusura bakmasınlar. Onlar betondan başka bir yerde mi oturmuyorlar. Bu yaşadığı toplumun insanına yabancı olmaktan başka bir şey değil.
Bugün konut sahibi yaptığımız vatandaşlarımıza bakın. Bu insanlar köyde yaşıyorlar. Onların yüzündeki sevinci görüyorsunuz. Çocuğunu evlendirecek bu konuta… Bir yuva kurulacak. Ne güzel bir medeni bir yaşam sunuyoruz. Eviyle, bahçesiyle… Doğaya kıymadan, tahrip etmeden…
Bir de şu var. Biz bu insanları başka başka yerlerden şehirlerden getirmiyoruz. Konut sahibi olmak için belli bir süre o şehirde yaşamış olma şartı var. Bulunduğu yerde daha iyi şartlarda ikamet etmelerini sağlıyoruz.
“İSTANBUL’A SIRADAN DAVRANAMAYIZ. O KAŞIKÇI ELMASIMIZ”
Tabi İstanbul çok farklı… İstanbul bir kaşıkçı elması gibi gözümüzde… İstanbul’un her bir dilimine her bir metre karesine sıradan davranamayız. Onun için İstanbul’a yapacağımız projelere daha farklı bir derinlikle bakıyoruz.
Aslında hiçbir şehre her şeyi yok sayarak, hiçbir felsefesi olmadan ben de bunları yaparım diyemezsin. Coğrafyaya bakman lazım, insan yaşamına dikkat etmen lazım. Geliştirmeye yönelik her türlü yapıcı eleştiriye açığız. Ama işleri sadece eleştirmek olanları dikkate almıyoruz. Yapmak emek ister, eleştirmek ise kolay. Hiçbir emek gerekmez eleştirmek için.
Konut ihtiyacı gerçeği var ortada… Efendim şöyle olması lazım, böyle olması lazım, estetik olması lazım dersen bu dairelerin maliyeti 2000 liraya çıkar. Bunu da ancak zengin alabilir. Önemli olan 200-500 TL’ye bunu dar gelirli vatandaşa verebilmek.
“DEĞİL 250 TL’YE 170 TL’YE BİLE DAİRE VERİYORUZ”
– Bir de muhalefetin TOKİ’yi hedef alan söylemleri var ve konutla ilgili vaatleri var… Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Ben de okuyorum, izliyorum. 250 TL’ye daire deniyor. Bizim şimdi 170 lira taksitle sattığımız daire bile var. 230 TL’ye var, 250’ye var, 270’e var vs… Biz zaten şu anda yapıyoruz bunları…
Geçen gün bir açıklama daha dikkatimizi çekti. “TOKİ elindeki daireleri vatandaşa versin. 120 bin daire boşta duruyor” gibi bir haber çıktı. TOKİ’nin elinde daire filan yok. Şu anda yok satıyoruz. “Piyasada balon var mı” diye soruyorlar. Ben de diyorum; “balon patlayacak. Bizde balon yok. Bizde talep patlaması var.
“6 MİLYONA YAKIN KONUTUN YENİLENMESİ GEREKİYOR”
– Türkiye’de daha ne kadar konuta ihtiyaç var? Şu an ne kadarını karşılamayı hedefliyorsunuz?
Türkiye’de önümüzdeki 20 yılda 6 milyona yakın konutun yenilenmesi gerekiyor Sadece 6 milyona yakın konutun kentsel dönüşüm projeleri kapsamında yenilenmesi öngörülüyor. İstanbul’un yine bu konuda da önceliği var. Türkiye’nin deprem riski taşıyan sağlıksız yapı stoklarının dönüşmesi gerekiyor. Bu da konut ihtiyacından öte mevcut konut stokunun yenilenmesi demek.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM ORANI YÜZDE 40’A ÇIKACAK”
Konut üretimi konusunda en aktif kuruluşlardan birisi biziz… Türkiye’de konuta olan ihtiyaç özellikle alt gelir grubunda daha uzun yıllar bitmez. Onun için idaremizin yapacak çok işi var. Bunu yanında yaptığımız konutun yüzde 15’ini kentsel dönüşüm merkezli yapıyoruz. Diyelim elli bin konut yaparsak 7 bin 500’ü kentsel dönüşüm odaklı oluyor. Şimdi bunu yüzde 40’lara çıkarmayı planlıyoruz. 50 bin konut yapacaksak 20 bini kentsel dönüşüm olmalı diyoruz.
“TOKİ MAHALLEYE DÖNÜYOR”
– TOKİ bir konsept değişikliğine gidecek mi?
Evet buna başladık. Yöreye değer katacak, şehre değer katacak barınma merkezli değil de daha yaşam alanlı projelere yöneliyoruz. Artık yaptığımız projelerde mahalle dokusunu da korumayı hedefliyoruz. Bir meydanı olacak. Esnaf dokuları olmalı diyoruz. Özellikle de küçük esnaf… Ufak bir çarşısı ve pazarı olacak. Mimari olarak bunu yansıtıyoruz. Artık sosyolojik anlamda da bu ayrıntılara dikkat edeceğiz. Medeniyeti korumak ve yaşatmak durumundayız.
Yöresel doku dediğimiz; bir muhit oluşturma mesela benim hayalim. Artık muhitler inşa etmemiz lazım. Sadece barınma merkezli değil, yaşam alanı olması lazım. Site anlayışında inşa edilen bloklar sosyalleşmeyi öldürüyor. Etrafı çevrili siteler inşa etmeyeceğiz artık TOKİ olarak. Yeni projelerimizde bunlara dikkat ediyoruz.
“TOKİ İÇİN BİR DİSİPLİN DEĞİŞİKLİĞİ”
– Bu noktaya gelmişken; mesela buraya bir konut yapacaksınız nelere dikkat ediyorsunuz? Hangi araştırma ve incelemeler yapılıyor bölgede?
Yapacağımız bütün projelerde mutlaka yöreye önce gidiliyor. Mini helikopterlerle havadan çekimleri yapılıyor. Arazinin etrafını görüyoruz. İnşa edilince neleri etkileyeceğine bakıyoruz. Dağı, tepesi var mı? Doğaya etkisi var mı? Tarihi dokuya bir zararı olacak mı? Dokuyu iyice inceledikten sonra üzerine projeyi oturtuyoruz. En son bu şehir bize neyi ifade ediyor diye bakıyoruz. Endişe ediyorsak bozuyoruz. Şu anda proje aşamasında yerinde görmediğimiz araziyi, çevresiyle ilişki sağlamadığımız hiç bir projeyi ihaleye göndermiyoruz. Bu önemli bir “disiplin değişikliği”dir diyebiliriz.
“BİZİ BU MUTLULUĞU GÖRMEK KOŞTURUYOR”
– İnsanları yuva sahibi yapmak nasıl bir duygu? Kura çekimlerinde, dairelerin teslim aşamasında vatandaşlarla buluşuyorsunuz? Onların sözleri ve halleri nasıl bir duygu yaşatıyor size?
O çok farklı bir duygu… Ancak yaşanabilir. Ekibimin en alt kademesinden en üst kademesine kadar bu duygunun ne olduğunu bildiklerini ve yaşadıklarını düşünüyorum. Biz bu işin ticaretini yapmaktan ziyade bu duyguyu önemsiyoruz. Konut alan vatandaşlarımızın gözleri ışıl ışıl oluyor. Bunu görmek yetiyor insana…
Bazen devlet büyüklerimize şaşırıyordum. “Bu insanlar yorulmadan bu kadar nasıl koşturabiliyorlar” diye sorardım kendime… “Ne ile motive oluyorlar? Heyecanlarını nasıl koruyorlar?”
Şimdi hasbel kader biz de koşturuyoruz. Şimdi onları motive eden şeyin insanlara verdikleri bu mutluluk olduğunu anlıyorum. Bugün konut sahibi yaptığımız vatandaşlarımızın sözleri ve duaları da bizi yeniden motive etti. Yorgunluğumuzu unuttuk. Bu gazla bir hafta daha dolanırız artık…
“1 MİLYON 200 BİN KONUT HEDEFİ BAŞLI BAŞINA ÇILGINLIK”
Başkanlık döneminiz için bir çılgın projeniz var mı? Şunu yapmak istiyorum şunu hedefliyorum dediğiniz bir şey var mı?
1 milyon 2 yüz bin konut hedefi başlı başına bir çılgınlık diyebiliriz. Dünyada bir örneği daha yok. Araştırabilirsiniz. Gelişmiş ülkelerde böyle bir konut ihtiyacı yok. Bir kaç yıl içinde yaptıkları en büyük projeleri 60 bin 70 bin konutluk. Bize zaman zaman şu kadar konut yapıyoruz diye gelen Avrupa ülkeleri oluyor. Bakıyoruz bizim yaptığımızın neredeyse onda biri kadar… Gülüyoruz. Onlara “biz 500 bin 600 bin konut yapıyoruz” dediğimiz zaman şaşırıyorlar. “50-60 bin mi demek istiyorsunuz” diyorlar. Onlar için yılda 50-60 bin konut yapmak çok büyük bir hadise…Biz her yıl bunu başarıyoruz.
Gelişmekte olan ülkeleri derseniz, onların böyle bir birikimi zaten yok. Ve neredeyse hiç inşaat çalışmaları da yok. Onun için bu çapta bir inşa çalışmasıyla Türkiye dünyada tek örnek diyebiliriz.
İSTANBUL’A 500’ER BİN NÜFUSLUK İKİ MEGA KENT KONUSU
-İstanbul’a yapılmayı planlanan iki mega kent projesi vardı. Şehrin kuzeyinde Avrupa yakasında 500 bin Asya’da 500 bin şeklinde… Bu projeler hangi aşamada?
Bu projelerle ilgili çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Her hangi bir aksama yok. Ancak henüz bu konuda bir bilgi paylaşacak durumda değiliz.
İNŞAAT SEKTÖRÜNDE BALON VE KRİZ BEKLENTİSİ VAR MI?
İnşaat sektörünün geleceği ile ilgili beklentileriniz nelerdir? Bir kriz beklentisi söz konusu mu?
Başta da söylediğim gibi; bir balon filan söz konusu değil, hatta yüksek bir talep var. Her hangi bir kriz beklentisi içinde değiliz. Ciddi anlamda yatırımlar devam ediyor.
Son olarak TOKİ’nin birlikte iş yaptığı firmalara ödeme noktasında bir sıkıntı var mı?
Zaman zaman medyada bazı haberler çıkıyor. “Müteahhitler TOKİ’den paralarını alamadılar” şeklinde… TOKİ’yle çalışan müteahhit hak edişini sabah versin akşam alıyor. Asla ve kata hiç bir müteahhidin TOKİ’den bir kuruş alacağı yoktur. Hatta delikli kuruşu bile kalmamıştır. Günlük olarak birlikte çalıştığımız firmaların parasını ödüyoruz. Biz Türkiye’de belki bu konuda an sağlam kuruluşlardan biriyiz. Kendi finansman argümanlarımızı kendimiz oluşturuyoruz. 100 liraya mâl ettiğimizi, 100 liraya satmıyoruz. Kaynak : Haber7